12 Ocak 2015 Pazartesi

Mercedes-Benz C350 PLUG-IN HYBRID


Bu yıl Detroit'te tanıtılan tek Mercedes C Serisi modeli C450 değil. Alman marka aynı ailenin benzinli hibrit motorla donatılan versiyonunu da aynı organizasyonda sergiledi.

C250'nin 211 beygir güç, 350 Nm tork üretebilen turbo beslemeye sahip 2 litre hacimli benzinli motorunu 82 beygir güç, 340 Nm tork üretebilen elektrik motoruyla eşleştiren Mercedes karma işleyişte 279 beygir güç, 600 Nm tork alabilmiş.


7 ileri vitesli otomatik şanzımanla donatılan otomobilin sedan ve station wagon gövde seçenekleri sunulurken her iki modelde de 100 kg ağırlığında, 6.2 kWh kapasiteli piller görev yapmakta. Sedan gövdeyle 0'dan 100 km/s sürate 5.9 saniyede ulaşabilen otomobilin station wagon versiyonu aynı işi 6.2 saniyede tamamlıyor. Maksimum süratse sırasıyla 250 ve 246 km/s.

Sadece elektrikli kullanımda 31 km menzil sunan ikilinin ortalama tüketim değeri 2.1 litre/100 km olarak açıklanırken pillerin dolma süresi standart prizden 2 saat sürüyor.

9 yorum:

  1. premium D'de halojen far yasaklansın artık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Lükse ve teknolojiye tapınmanın kelimelere dökülmüş hali bu olsa gerek.(Bmw'nin kapaklı sac jant modellerinin hala satılmanı dert eden, aynı kafada bir arkadaşım var evet) Güncel a4'ün makyajdan önceki versiyonunda halojen far sunulmuyordu Türkiye pazarında, ancak gelen gurbetçilerden gördüğüm kadarıyla avrupa'da var olan bir seçenek.

      Kısacası fetişizme dönüştürmeden teknolojiden fayda maliyet çerçevesinde nasiplenmek cüzdan içinde, ülke ekonomisi içinde kazançlı olur. merak etmeyin uçan arabalar, sürücüsüz araçlar siz tüketmeseniz de yakında gelecek.

      Sil
    2. Donanımların daha zengin olmasının istenmesinin en büyük nedeni yüksek vergiler nedeniyle uçan fiyatların otomobilleri bir araçtan çıkartıp bambaşka yerlere getirmesi. Fiyatların uçması nedeniyle araçları satabilmek için daha çekici hale getirmeye çalışan firmalar da Türkiye paketi adı altında donanımları indirimli şekilde alıp albeniyi artırıyor.

      Avrupa'da daha az donanımlı otomobillerin bulunabilmesi de bunun tam tersiyle alakalı. Sonuçta sadece bir yerden diğerine gitmek isteyen adam için boş model, bizim paketlediğimiz donanımlarla satılanın yarı fiyatına alınabiliyor. Türkiye'de ne kadar çıplak alırsak alalım bunu yapmak mümkün değil.

      Sil
    3. Vergiler konusunda tamamen haklısınız, bildiğim kadarıyla araca opsiyon olarak eklenen donanımlar tekrar vergiye tabi tutulduğundan oluşuyor bu durum (en azından Avustralya'daki izlediğim youtube kanalında öyle deniyordu). Fakat sorun şu milletimizde bu vergilere rağmen durulmayan bi tüketme ihtiyacı var, nerden geliyor bu değirmenin suyu? Kredilerin sonu nereye varacak? Bu gidişle kaz altın yumurtlamaya devam edecek devlet için.

      Sil
    4. Evet, paketsiz alımlarda çok fark ediyor o nedenle de. Aynı donanımın farklı motor hacimli modellerde farklı fiyatlara alınabilmesi de vergi yüzünden.

      Tüketim isteği insanın doğal bir ihtiyacı. Çevrede seçenek varsa insanların denemek istemesi doğal. Altın yumurtlayan kazsa Türkiye'ye pek uğramıyor. A.B.D.'nin 70 ve 80'li yıllarda denediği yüksek ve düşük vergilerle gelir sağlama olayı başarısızlıkla sonuçlandı. Her ikisinde de vergi geliri maksimize edilemiyor.

      Bu durum Türkiye otomobil pazarının kısırlığından da anlaşılabilir. Yaklaşık nüfusa sahip Almanya ve Fransa'da sırasıyla 3.04 ve 1.8 milyon binek otomobil satılmış 2014 yılında. Bütün dünyada araç satışları geçen yıla göre artışta. Türkiye'deyse düşüş var bu sene ki rakam zaten 587.000. Biraz kafayı çalıştırsalar tam altın yumurtlayacak inanılmaz büyük bir pazar var aslında ama vergilerle boğuluyor malesef.

      Sil
  2. Kaz benzetmesini yapmamın asıl sebebi devletin gelir vergileri ile alamadığı vergiyi akaryakıt, otomobil ve tüketim mallarıyla tamamlaması ve bireysel açıdan herkes sızlansada toplumsal açıdan sesimizi çıkaramıyoruz. Sonra ne oluyor, bizim hisselerimizle, emeğimizle ayakta olan şirketlerin sahipleri şirket aracı yalanıyla her yıl araç yeniliyor cebinden kuruş vergi vermeden, üstelik şirket aracı diye giderlerden düşürüyor.

    Son yıldaki verilerin düşüklüğünün sebebi sizin de bildiğiniz gibi cari açık kapatma manevraları yüzünden. Yoksa büyüme devam ederdi tahminimce (nasılsa bankalar para saçıyor). Biliyorum ülkemizde araç sahipliği oranı avrupa ve abd'ye göre çok düşük.(onca trafik keşmekeşine rağmen İstabul'da da aynı durum geçerli) Bu yüzden hala pazar hala aç. Ama rahatsız olduğum konu satışların araç sahiplendirme aşamasını tamamlamadan, zaten araç sahibi olanlara satış aşamasına geçmesi (batıdaki gibi)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benzetmeyi anladım. O nedenle Amerika örneğini verdim. Çok vergi geliri toplamak için vergiler tavana vurdurulmaz. Belirli bir seviyede tutulur ki satış miktarıyla sürümden kazanılsın. Zaten satışların ciddi bir bölümü şirketler üzerine veya kiralama firmalarına yapıldığından adam gibi vergi toplanamıyor bu araçlardan.

      Otomobil alımlarının batıdaki gibi olması da zenginin daha zengin, fakirin de giderek daha fakir olmasının bir sonucu.

      Sil
  3. Onur Bey şu ön konsoldaki yumatu çakması ekran hakkında fikriniz nedir ? Gömülü ekran daha iyi olamazmıydı ? Yakından da inceleğim kadarıyla son derece kaba ve biçimsiz duruyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de daha hoş bir tasarım yapılabilirdi ama çok da rahatsız etmiyor artık beni. Alıştım artık, bütün modellerde göre göre.

      Sil